Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Koagülant

Stoktan Koagülant Satış ve Tedariki

Atık su şartlandırma için Koagülant satın almak ve detaylı bilgi için bizi arayın.

0 (216) 510 56 16

Koagülant ve Atık Sularda Kullanımı

Koagülant, kimya sektöründe atık su arıtma işlemlerinde yaygın olarak kullanılan bir kimyasal maddedir. Atık suyun arıtılması sırasında, su içerisinde bulunan ve çözelti halindeki ince partiküllerin (örneğin, kirleticiler, organik maddeler veya mikroorganizmalar) bir araya gelerek daha büyük ve ağırlaşmış partiküllere dönüşmesini sağlayarak, bu partiküllerin su yüzeyine çıkmasını veya çökmesini kolaylaştırır. Bu süreç koagülasyon olarak adlandırılır.

Koagülantlar genellikle metal tuzları (örneğin, alüminyum sülfat, demir klorür) veya organik polimerler şeklinde olabilirler. Su içindeki yüklü partiküller arasındaki elektrostatik itme kuvvetlerini azaltarak partiküllerin birbirine yaklaşmasını ve aglomerasyon yaparak daha büyük floc (çökelti) oluşumunu teşvik ederler.

Bu süreç, atık su arıtma tesislerinde önemli bir adımdır çünkü oluşan floc’lar sedimentasyon tanklarında veya flotasyon ünitelerinde daha kolay ayrıştırılabilir hale gelir. Böylece, katı-sıvı ayrımı etkili bir şekilde gerçekleştirilmiş olur. Koagülantların etkin kullanımı, arıtma tesisinin verimliliğini artırır ve arıtılmış suyun kalitesini iyileştirir. Bu da çevre standartlarına uygunluk açısından ve arıtma maliyetlerinin optimize edilmesi açısından önemlidir.

Koagülasyon ve Flokülasyon Temelleri

Koagülasyon Kimyası

Koagülasyon, su arıtma süreçleri sırasında katı partiküllerin bir araya gelerek daha büyük ve daha kolay çökelmeye sebep olan agregatlar oluşturduğu bir işlemdir. Bu süreç, özellikle yüksek turbidity (bulanıklık) oranına sahip suyun temizlenmesinde büyük öneme sahiptir.

Koagülasyon işlemi sırasında, kimyasal yardım maddeleri (örn. alüminyum sülfat veya demir sülfat) karıştırılır ve böylece su ve mikroskopik partiküller arasındaki istenmeyen etkileşimler giderilir.

Flokülasyon Süreci

Koagülasyon sürecinin ardından, flokülasyon süreci başlar. Bu aşamada, oluşan flok adı verilen büyük partikül imbikleri, su ortamında bir araya getirilir.

Flok büyüklüğü büyük ölçüde, karıştırma yoğunluğu, koagülant dozajı ve süre gibi parametrelere bağlıdır. Genellikle, flokler büyüdükçe sedimentasyon süreci daha verimli hale gelir.

Hızlı karıştırma süreçlerinde daha büyük floklar elde etmek mümkündür ve bu, sürecin daha başarılı olmasını sağlar.

Jar Testi

Koagülasyon ve flokülasyon süreçlerinin verimliliği, kıyaslama ve gerçek işlemler için tipik olarak bir jar test(kavanoz testi) ile değerlendirilir. Bu test, süreç değişkenlerinin ve optimal parametrelerin belirlenmesinde önemli bir referans sağlar.

Jar testi sırasında, su örneklerine çeşitli koagülant dozları uygulanır ve ardından flokülasyon ve sedimentasyon süreçleri değerlendirilir.

Koagülant DozuFlok BüyüklüğüSedimentasyon Süresi
AKüçükUzun
BOrtaOrta
CBüyükKısa

Tablo 1: Jar test sonuçlarını özetleyen basit bir tablo.

Koagülant Türleri ve Kullanımları

Koagülantlar, suların arıtılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu bölümde inorganik koagülantlar, organik koagülantlar ve yardımcı koagülantlar olarak üç ana türe ayrılan koagülantlar incelenecektir.

İnorganik Koagülantlar

İnorganik koagülantlar, genellikle metal tuzlarından oluşan ve su arıtma süreçlerinde yaygın olarak kullanılan koagülantlardır. İki temel inorganik koagülant türü şunlardır:

  1. Alüminyum sülfat (alüm): Alüminyum sülfat, suda çözünebilir ve yaygın olarak kullanılan bir inorganik koagülanttır. Yüksek miktarda fosfat ve diğer mikro kirleticileri gidermeye yardımcı olur.
  2. Ferric klorür: Ferric klorür, suyun pH değerinden bağımsız olarak çalışabilen etkili bir koagülant olarak kabul edilir. Hem renk hem de organik maddelerin yok edilmesinde kullanılır.

İnorganik koagülantlar, renk ve koku gideriminde etkili bir çözüm sunarken, aynı zamanda asılı partikülleri ve koloidal kirlilikleri de ortadan kaldırır.

Organik Koagülantlar

Organik koagülantlar, su arıtma süreçlerinde inorganik koagülantlara bir alternatif olarak kullanılan polimer bazlı bileşiklerdir. Özellikle şunları içerir:

  1. Polimerler: Polimerler, organik koagülantlar grubunda yer alır ve birden fazla monomerin bir araya gelerek oluşturduğu büyük moleküllü bileşiklerdir. Su arıtma süreçlerinde, polimerler flokülasyon performansını iyileştirmekte ve çamur hacmini azaltmaktadır.

Organik koagülantlar, inorganik koagülantlara göre daha düşük dozlarda kullanılabilir ve genellikle daha az çökelme madde üretirler. Yüksek humik asit içeren suların arıtılmasında etkilidirler.

Yardımcı Koagülantlar

Yardımcı koagülantlar, sıklıkla ana koagülantların etkinliğini artırmak ve coagülasyon sürecini daha hızlı ve verimli hale getirmek amacıyla kullanılır. Yardımcı koagülantlar şu şekilde sınıflandırılabilir:

  1. Aniyonik polimerler: Aniyonik polimerler, negatif yüke sahip polimerlerdir ve koagülant performansını artırmak için kullanılır.
  2. Kationik polimerler: Kationik polimerler, pozitif yüke sahip polimerlerdir ve flokülasyon sürecini hızlandırmaya yardımcı olur.
  3. Amfoterik polimerler: Amfoterik polimerler, hem kationik hem aniyonik karaktere sahip polimerlerdir ve koagülant olarak çalışabilme yetenekleri vardır.

Su Arıtma İşlemleri

Partikül Boyutları ve Giderimi

Su arıtma işlemleri, suyun kalitesini artırmak ve içilebilir hale getirmek için önemlidir. Partikül boyutları, su arıtma sürecinde önemli bir rol oynar.

Suyun içinde bulunan partiküller farklı boyutlarda ve tiplerdedir: kum, çamur, bakteri ve virüsler gibi.

Partikül giderimi, katı maddelerin sudan uzaklaştırılmasıyla gerçekleşir. Bu süreç iki ana yöntemle yapılmaktadır: sedimentasyon ve filtrasyon.

Sedimentasyon ve Filtrasyon

Sedimentasyon, suyun içindeki partiküllerin yerçekimi etkisiyle tabana çökelmesini sağlayan doğal bir süreçtir.

Sedimentasyon hızı, partikül boyutu ve yoğunluğuna bağlıdır. Daha büyük ve ağır partiküller, daha hızlı sedimentasyona uğrar.

Aşağıdaki tabloda farklı boyutlardaki partiküllerin sedimentasyon hızları gösterilmektedir.

Partikül BoyutuSedimentasyon Hızı
Küçük (< 1 μm)Yavaş
Orta (1-10 μm)Orta
Büyük (> 10 μm)Hızlı

Filtrasyon ise, suyu partiküllerden arındırmak için farklı gözenek boyutlarına sahip filtreler kullanılarak yapılan fiziksel bir işlemdir.

İçinden geçen suyun partikül yükünü filtre üzerinde tutarak, temiz, berrak ve içilebilir su elde eder.

Filtreler, partikül boyutlarına göre sınıflandırılabilir:

  1. Mikrofiltrasyon: 0,1 – 10 μm arası partikül boyutlarını tutar
  2. Ultrafiltrasyon: 0,01 – 0,1 μm arası partikül boyutlarını tutar
  3. Nanofiltrasyon: 0,001 – 0,01 μm arası partikül boyutlarını tutar
  4. Ters ozmoz: < 0,001 μm arası partikül boyutlarını tutar

İleri Arıtma Yöntemleri

Bazı durumlarda, basit sedimentasyon ve filtrasyon yöntemleriyle suyun arıtılması yeterli olmayabilir. Bu durumlarda, ileri arıtma yöntemleri devreye girer.

İleri yöntemlerle, ince partiküller ve kimyasal maddelerin giderilmesi sağlanır. Bu yöntemler arasında membran ayrımı teknolojisi yaygın olarak kullanılır.

Membran ayrımı teknolojisi, membran olarak adlandırılan ince ve yarı geçirgen filtreler kullanarak partiküllerin ve moleküllerin su içinde ayrılmasını sağlar.

Bu yöntemle, partikül boyutlarına göre farklı membran gözenek boyutları seçilir ve suyun arıtılması sağlanır.

Membran ayrımı teknolojisi, yüksek derecede su arıtma sağlayarak içilebilir su elde etmek için etkili ve güvenilir bir yöntemdir.

Bu yöntemler, su arıtma süreçlerinde önemli bir rol oynar ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği ve sağlıklı kullanımı için büyük öneme sahiptir.

Koagülant Performans Faktörleri

Koagülant performansı üzerinde etkili olan faktörler çeşitlidir. Bu bölümde pH ve Alkalinlik, Sıcaklık ve Miktar ve Karışım Yoğunluğu gibi önemli faktörler üzerinde durulacaktır.

pH ve Alkalinlik

Koagülant performansını büyük oranda etkileyen faktörlerden biri pH dır. pH değeri, koagülantın etkinliğini belirleyen temel faktörlerden biri olarak kabul edilir.

Çoğu koagülant, nötr (pH 6.5-8.5) aralığında en iyi performansı gösterir. Alkalinlik, suyun koagülantların etkililiğini artıran hidroksil iyonlarına bağlı olarak, koagülasyon sürecinde önemli bir rol oynar.

Sıcaklık ve Miktar

Sıcaklık ve koagülant miktarı da performansı etkileyen faktörlerdendir.

Sıcaklık arttıkça, kimyasal reaktiflik ve koagülasyon hızı da artar. Ancak aşırı sıcaklıklar, koagülantın stabilitesini azaltabilir.

Koagülant miktarı da önemli bir faktördür; optimum miktarda kullanılması hem performansın etkinliğini artırır hem de gereksiz atık üretimi ve maliyetlerini önler.

Karışım Yoğunluğu

Son olarak, karışım yoğunluğu da koagülasyon sürecini ve performansı etkileyen bir faktördür.

Farklı koagülantlar, farklı karışım yoğunluklarında en iyi sonuçları verir. Yüksek karışım yoğunluklarında, yoğun çökeltiler hızlıca hareket eder ve daha iyi flokülasyon sağlar; düşük karışım yoğunluklarında ise süreç daha yavaş ve verim daha düşüktür.

Optimum karışım yoğunluğunun belirlenmesi, koagülasyon performansını optimize etmek için önemlidir.

Su Kalitesi ve Kirlilik Kontrolü

Suspende Katılar ve Organik Maddeler

Su kalitesi, su kaynaklarının kullanılabilirliği ve canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi için son derece önemlidir.

Suların içerisinde, suspende katılar ve organik maddeler gibi belirli maddeler bulunabilir.

Suspende katılar, suyun içinde dağılmış olan küçük parçacıklardır ve genellikle çökelmezler. Organik maddeler ise, suyun içerisinde bulunan ve doğal ya da yapay olarak suya karışan bileşenlerdir.

Bu maddeler, su kalitesini etkileyerek insan sağlığı, hayvanlar ve bitkiler için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Arsiv Kirlilik Parameterleri

Su kalitesini değerlendirmek için kullanılan belirli parametreler vardır. Su kirliliği parametreleri şunları içerir:

  • Sıcaklık: Suyun sıcaklığı, suspende katılar ve organik maddelerin çözünürlüğünü etkiler.
  • pH: Su kaynaklarının asidik veya bazik özelliklerini gösteren önemli bir parametredir.
  • Elektriksel İletkenlik: Suyun içindeki iyonların seviyesini ölçen bir değerdir.
  • Çözünmüş oksijen: Suyun içindeki oksijen miktarı, sucul yaşam için çok önemlidir.

Bu parametrelerin ölçümü, su kirliliği kontrolünün sağlanması için elzemdir.

Metal ve Kirletici Maddelerin Giderilmesi

Su kaynaklarına karışan metal ve kirletici maddeler, çeşitli yöntemlerle büyük oranda uzaklaştırılabilir.

  1. Sedimentasyon: Havuzlara alınan suyun bir süre bekletilmesi ile süspansiyon içinde bulunan partiküllerin tabana çökelmesi sağlanır.
  2. Flokülasyon: Suyun içine, yüzey şarjını değiştirerek partiküllerin bir araya gelmesini sağlayan kimyasallar eklenir. Sonrasında, bu partiküller kolayca çökeltilerek ayrılır.
  3. Filtrasyon: Farklı filtreler kullanılarak partiküller çıkartılır. Bu yöntemlerden bazıları, kum filtreleri ve aktif karbon filtreleridir.
  4. İyon değiştirme: Metaller ve kirleticilerin uzaklaştırılması için reçine tabanlı iyon değiştirme süreçleri kullanılabilir.

Endüstriyel Koagülant Uygulamaları

Tekstil Endüstrisi

Tekstil endüstrisinde, koagülantlar boyama işlemleri sırasında geri kazanılması zor olan renkli atık suların arıtılmasında yaygın olarak kullanılır.

KOİ ve SS (Katı madde) gibi kirleticilere odaklanan bu yöntem, atık su miktarını azaltır ve atık su tahliyesi için gerekli maliyet ve enerji tüketimini düşürür.

Özellikle alüminyum sülfat, polialüminyum klorür ve poliakrilamid gibi koagülantlar, bu sektörde yoğun olarak kullanılır.

Petrol Rafineleri

Petrol rafinelerinde su ve yağ ayırma sürecinde koagülantlar kullanılır.

Su içeren ham yağın arıtılması sürecinde ortaya çıkan atıksu, kaba petrol ve emülsiyonları gidermek ve özellikle askıya alınmış katı maddeleri arıtmak için koagülant yöntsini uygular.

Örneğin: İnorganik koagülantlar olarak demir ve alüminyumlara dayalı ürünler (Ferrik klorür, alüminyum sülfat vb.), Organik koagülantlar olarak ise polimer ve kopolimer ürünler (Polialüminyum klorür, polisülfür vb.) yaygın olarak kullanılır.

Atıksu Arıtma Tesisleri

Atıksu arıtma tesislerinde koagülantların kullanımı, kirlilik kaynaklarına, atıksuyun özelliklerine ve alıcı ortama bağlı olarak değişir.

Minimum kimyasal dozlarla çalışarak işletme maliyetlerini düşürmek ve çamur miktarını azaltarak çevreye olan etkilerini en aza indirmek;

  • Sedimentasyon (çöktürme) veya flotasyon sürecinde yüksek performanslı koagülantlarla, bulanıklık, renk ve toplam fosfor miktarını optimize ederek çözme sağlar.
  • Tersiyer (üçüncül) arıtma süreçlerinde, daha yüksek koagülasyon performansı sağlayarak sıvı ve sudan arıtma tesislerinin enerji yönetiminin optimize edilmesine yardımcı olur.
Koagülant TürleriKullanım Alanları
Alüminyum SülfatTekstil, Atıksu Arıtma
Polialüminyum KlorürTekstil, Petrol Rafineleri, Atıksu Arıtma
PoliakrilamidTekstil
Ferrik KlorürPetrol Rafineleri
PolisülfürPetrol Rafineleri

Koagülant Dozajı ve Optimizasyonu

Aşırı ve Eksik Dozajlama

Koagülant dozajı, su arıtma sürecinde önemli bir rol oynar.

Aşırı dozajlama, koagülasyon ve flokülasyon sürecine zarar verebilir ve atık üretimi, işlem maliyetleri ve çevresel etkiler açısından istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

Öte yandan, eksik dozajlama da yetersiz partikül giderimi ve sonuç olarak bulanık ve kalitesiz su üretimine yol açar.

İdeal koagülant dozajının belirlenmesi için bazı yöntemler bulunmaktadır:

  • Jar Test: Bu yöntemle, farklı koagülant dozları kullanarak karıştırma hızı, karıştırma süresi ve çökelme süresini deneyerek optimum doz belirlenir.
  • Laboratuvar testleri: İçerisinde spesifik ölçümler yapılan laboratuvar testler ile ideal dozaj belirlenebilir.

Optimizasyon ve Yöntemler

Dozaj optimizasyonu, sürekli olarak değişen su kalitesine uyum sağlamak ve işlem verimini artırmak için hayati önem taşır.

Bu amaçla, bazı optimizasyon yöntemleri kullanılır:

  1. Tepki Yüzey Metodolojisi (Response Surface Methodology, RSM): Bu yöntem, deneyler dizisi ile dozajlama, pH, sıcaklık ve karıştırma hızı gibi faktörlerin etkisini araştırarak optimum koşulları belirlemeye yardımcı olur.
  2. Çevrim-içi sensörler ve sürekli denetim: Su işleme tesislerinde çevrimiçi sensörler kullanarak önemli parametrelerin sürekli izlenmesi ve gerekli ayarlamaların yapılabilmesi amacıyla otomatik dozaj sistemi uygulanabilir.
  3. Adaptif algoritmalar: İşlem değerlerini sürekli olarak izleyerek ve vücut üzerindeki küçük dalgalanmaları tahmin ederek, koagülant dozajını gerçek zamanlı olarak ayarlar. Bu yöntem maksimum verimi sağlamaya yardımcı olur.

Yasal Düzenlemeler ve Yönergeler

Koagülantlar, kanın pıhtılaşmasını sağlayan kimyasallardır. Bu maddeler, özellikle tıp ve endüstriyel kullanım alanlarında önemli bir rol oynarlar.

Bu nedenle, koagülantların kullanımı ve satışı üzerinde çeşitli yasal düzenlemeler ve yönergeler bulunmaktadır.

Koagülantların kullanımı, Türkiye’de Türk Gıda Kodeksi tarafından düzenlenmektedir.

Bu mevzuatlar, gıda ürünü olarak kullanılan ve insan sağlığına doğrudan etki eden koagülantların kalite ve güvenilirlik standartlarını belirler.

Türk Gıda Kodeksi’ne göre, gıda sektöründe kullanılan koagülantların aşağıdaki standartlara uyması gerekmektedir:

  1. İyi üretim uygulamalarına uygun olmalıdır.
  2. İnsan sağlığına zarar vermeyecek düzeyde kullanılmalıdır.
  3. Ambalajlama ve etiketleme düzenlemelerine uygun olmalıdır.

Yapılan düzenlemelerle, koagülant kullanımının yaratabileceği riskler en aza indirilmeye çalışılmıştır.

Bunun yanı sıra, tıbbi uygulamalar için kullanılan koagülantların üretimi ve satışını düzenleyen ayrı yönergeler mevcuttur.

Örneğin, tıbbi koagülantlar, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından denetlenir ve bu ürünler için belirli ruhsat ve sertifikalar talep edilir.

Tıbbi koagülantların kalite ve güvenlik standartlarının sağlanması için kullanılan yöntemlerden biri, Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ortaya konan standartlara uyum sağlamaktır.

Bu standartların sağlanması, ilaç sektörü içerisinde koagülantların daha güvenilir ve etkili kullanımını desteklemektedir.

Endüstriyel kullanım alanlarında ise, koagülantları kullanan şirketlerin ve tesislerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan yönergeler ve mevzuatlara uyması beklenir.

Bu düzenlemeler, atık su arıtma tesislerinde ve endüstriyel süreçlerde kullanılan koagülantların çevresel etkilerini kontrol etmeye yöneliktir.

Sıkça Sorulan Sorular

Koagülantların kullanım alanları nelerdir?

Koagülantlar, başta su arıtma tesisleri olmak üzere, endüstriyel süreçlerde ve atık su arıtma sistemlerinde kullanılır.

Bunlar, suyun içindeki kolloidal parçacıkları ve askıdaki katı maddeleri pıhtılaştırmaya (birleştirmeye) ve daha sonra çökmeye veya filtrelenebilecek büyük birimlere yoğunlaştırmaya yarar.

Koagülasyon sürecinde hangi faktörler etkilidir?

Koagülasyon süreci, koagülant ve katyonik polimerlerin uygun eşleşmesi, pH değeri, sıcaklık ve sürtünme koşullarını içeren bir dizi faktöre bağlıdır.

Bu faktörlerin her biri koagülasyon sürecinin verimliliğini ve sonuçların kalitesini etkiler.

Farklı koagülant çeşitleri arasındaki temel farklar nelerdir?

Koagülantlar, kendi başına kullanıldığı gibi, kimyasal ve biyolojik olarak farklı bileşimlerin birleşimi şeklinde de bulunabilir.

Genellikle, koagülantlar inorganik ve organik koagülantlar olarak ikiye ayrılır. İnorganik koagülantlar, alüminyum ve demir sülfatlar gibi metaller içerirken, organik koagülantlar genellikle polimer bazlı bileşenlerdir.

Koagülantlar nasıl çalışır ve su arıtımındaki rolü nedir?

Koagülantlar, su arıtma sürecinde kolloidal parçacıkların ve askıda katı maddelerin etrafına adsorbe olarak çalışır.

Bu sayede, bu küçük parçacıklar bir araya gelerek büyük ve ağırlık kazanmış parçacıklar oluşturur. Sonrasında, bu büyük birimler çökelerek sudan kolayca ayrılabilir veya filtreleme yoluyla arıtılabilir.

Koagülasyon ve flokülasyon süreçleri arasındaki ilişki nedir?

Koagülasyon ve flokülasyon, su arıtma sürecinde birbiriyle bağlantılı olan iki aşamadır.

Koagülasyon, kolloidal parçacıkları ve askıda katı maddeleri yoğunlaştırmak için koagülantların kullanıldığı ilk aşamadır. Flokülasyon ise, koagülasyon sonrasında oluşan büyük partiküllerin (flok) hızlandırılmış birleşmesini ve çökmesini sağlayan ikinci aşamadır.

Su arıtma sistemlerinde koagülant dozajının önemi nedir?

Koagülant dozajı, su arıtma sürecinde önemli bir rol oynar.

Dozajın iyi ayarlanması, parçacıkların etkili bir şekilde birleşmesini ve sıvıdan kolayca ayrılmasını sağlar.

Aşırı dozaj, çökelmeyi veya filtre tıkanıklığını etkileyebilir ve sistem performansını düşürebilir.

Yetersiz dozaj ise, parçacıkların yeterli birleşme sağlamadan suda kalmalarına ve arıtma sürecinin etkinliğinin azalmasına neden olabilir.